MİTOLOGYA – EDİTH HAMİLTON

by Hasan Furkan Efeoğlu

Yunan Mitolojisi Ne Anlatıyor? Eski Yunan Mitolojisi Genel Hatları ve Bilinmesi Gerekenler.

Merhaba, bu yazıda Edith Hamilton‘un Mitologya adlı eserini okurken not aldığım ve Yunan Mitolojisinin ana hatlarını çizdiğini düşündüğüm , önemli olabilecek bilgileri derlediğim notlarımı sizlerle paylaşacağım.

  • Korku, insanın en temel duygularından biridir. İlkel insan önce korkmuş, ürkmüştür. Sevmek, âşık olmak, huzuru hissetmek, rahat olmak değil, önce korku vardı birçok bilinmezliğin içinde.
  • Yunanlarla birlikte Tanrı’ya olan korkunun bir parçası silinmiştir. Çünkü İnsanlar Tanrıların içtenliğini ve insanca yanlarını görmüştür Yunan mitolojisinde.
  • “Yunanlar, evreni tanrıların yarattığına inanmazlardı. Onlara göre evren, tanrıları yaratmıştı. Tanrılardan önce yer ve gök vardı: Titanlar onların çocukları, tanrılar da torunlarıydı.”[1] 
  • Hakimiyet eskiden titanlardaydı. En önemlisi Kronos (Saturn) idi. Sonra Zeus’la birlikte hakimiyet tanrılara geçti. 12 Büyük tanrı Olympos dağından hükmetti.
  • 12 OLYMPOSLU

1- ZEUS (Jüpiter), başkan

2- POSEİDON (Neptünüs), Zeus’un erkek kardeşi

3- HADES (Plüton), Zeus’un erkek kardeşi

4- HESTİA (Vesta), Zeus’un kız kardeşi

5- HERA (Iuno), Zeus’un karısı

6- AREN (Mars), Zeus ile Hera’nın oğlu

7- HEPHAİSTOS (Vulcanus), Hera’nın oğlu, Zeus’un oğlu olduğu da söylenir

Zeus’un Çocukları:

8- ATHENA (Minerva)

9- APOLLON

10- APHRODİTE (Venüs)

11- HERMES (Mercurius)

12- ARTENİS (Diana)[2]

  • Okurken Denk Geldikçe Tanrıların Simgelerini Not Aldım:

ZEUS: Hayvanı – Kartal, Ağacı – Meşe

HERA: Hayvanı – İnek & Tavus Kuşu, Şehri – Argos

POSEİDON: Üç Uçlu Mızrak

ATHENA: Hayvanı – Baykuş, Ağacı – Zeytin, Şehri – Atina 

APOLLON: Hayvanı – Yunus & Karga, Ağacı – Defne

ARTEMİS: Hayvanı – Geyik, Ağacı – Selvi

APHRODİTE: Hayvanı – Kumru & Serçe, Ağacı – Mersin

ARES: Hayvanı – Akbaba & Köpek

  • Zeus herkesten güçlüydü ama her şeyi bilip aynı anda her yerde bulunamazdı. Dolayısıyla tek tanrılı dinlerin o her şeye kadir tanrısının bir eşi değildir.
  • “Bir Troialı evrende Hera’dan daha güzel bir kadın bulunduğunu söylemeseydi Troia Savaşı diye bir şey olmayacaktı. Hera’nın kıskançlığı ve kini yüzünden Troia şehri yakılıp yıkılmıştır, denebilir.”[3]
  • Evreni paylaşmak için kura çektiler; Gök Zeus’un, Deniz Poseidon’un, Yeraltı Hades’in oldu.
  • Hades acımasız bir tanrıydı ve karanlık evreninden pek dışarı çıkmazdı. Karısı aşağı dünyanın kraliçesi yaptığı Persephone idi.
  • Zeus’un çocuğu savaş tanısı Athena onun kafasının içinden zırhlarla çıkmıştır. Annesizdir. Zeus onu çok severdi. Zeus kalkanını ve şimşek silahını sadece Athena’nın taşımasına izin verirdi.
  • Apollon, “tanrılar içinde en Yunan tanrı” diye bilinir. Altın liriyle eğlendirir, hastaları iyileştirir, ok atardı. Okçu tanrı olarak bilinirdi. Tanılarla insanlar arasındaki iletişimi kurardı.
  • Artemis, Apollon’un ikiz olan kız kardeşiydi. Kadın olmasına rağmen başsavcıydı.
  • Aphrodite aşk tanrıçası olarak ölümlülerin de ölümsüzlerin de aklını çelermiş.
  • Hermes, tez ayaklıdır. Ayaklarında kanatlı sandallar, başında kanatlı başlık, elinde kanatlı bir asa vardır. Zeus’un habercisidir. Daha bir günlükken hırsızlığa başlamıştır. Tanrıların en zekisi, kurnazı olarak bilinir. Ölülere kılavuzluk edip onları son evlerine götürür. Adı çok yerde geçer.
  • Ares yunanların pek sevmediği korkak bir savaş tanrısıdır. Oysa Romalılar için Mars parıltılı yenilmez bir savaşçıydı.
  • Poseidon Akdeniz ve Karadeniz’in efendisidir, Okeanos isimli titan ise dünyayı saran okeanos isimli ırmağın efendisidir.
  • Pontus: Derin deniz.
  • Hades ikiye ayrılıyor; Erebos ve Tartaros. Ölüler doğruca Erebos’a gider sonra Tartaros’un kapısında beklerlerdi. Orada kimsenin dışarı çıkmasına izin vermeyen ejder kuyruklu köpek Kerberos vardır. Tartarus’un içinde üç yargıç bulunur (Rhadamanthys, Minos, Aiakos) kötüleri sonsuz acıya, iyiler ise Elysion’a mutluluğa yollanırlar.
  • PAN & SATYR: Yarı insan yarı keçi,
  • KENTAUR: Yarı insan, yarı at
  • Romalılar Yunan kültürü topraklarına erişene dek renkli anlatılara sahip olamamışladır. Yunan Tanrılarını isimlerini değiştirerek almışlardır. Bir nedeni Romalıların tanrıları pratik amaçla yaratmalarıdır. Onlara şiirsellik yüklemez, kadınlık erkeklik vs. vermezlermiş.
  • Ölümsüz, o büyük tanrıların aslında çok da işe yaradığına inanılmazdı –ki tanrıların iş görmeleri de bunu kanıtlardı-.
  • İki tanrının yeri başkaydı çünkü onlar yararlıydı: Demeter (Ceres) – Bereket, başak tanrısı ve Dionysos (Bacchus) – Şarap tanrısı (Biri buğday diğeri üzüm yetiştiriciliği ile ilişkili).
  • Hades kız kaçırır gibi Demeter’in kızını alıp yeraltına götürüyor. Demeter de topraktan bereketini çekiyor. Uzun süre melankolik serkeş geziyor. Sonra insanlara kendisi adına tapınak yaptırıp orada hüznüyle yaşıyor. Sonra Persephone yeryüzüne çıkıp annesine görünüyor. Demeter sevinçten her yeri berekete boğuyor ama kızı her yıl 4 ay yeryüzüne çıkmak şartıyla yine yeraltındaki dünyasına dönüyor. Buradaki dört ay acaba verimli zamanları mı simgeliyor? Bu 4 ay güneşi veya hasat zamanlarını vs. mi işaret ediyor? Öyle gözüküyor. Ayrıca Demeter, kızı yeraltına her yıl indiği için her yıl kızının öldüğünü görmüş demek oluyor ki bu da yılın uzun sorunlu kurak dönemleridir.
  • Dionysos Zeus ile ölümlü olan Semele’nin oğludur. Zeus ölümlü olan Semele’ye istediği dileği yapacağına söz verince Semele de Zeus’u tanrı kılığında tüm ışıltısıyla görmek istediğini söyler. Ancak Zeus ölümlülere tanrı kılığında gözükmez. Hera’ya dahi gözükmez. Ancak dileği yerine getirmek zorunda kalan Zeus bunu yapınca ışıltı karşısında Semele ölür. Karnından aceleyle çocuğu çıkaran Zeus onu gizler ve Hermes’e verir. Böylece Dionysos yeryüzüne taşınır. Kimsenin nerede olduğunu bilmediği güzelliği dillere destan Nysa vadisinde nymphe’ler – Hyad’lar tarafından büyütülür. Dionysos gittiği her yerde üzümden şarap yapmayı öğretir ve kendisine nasıl tapılacağını anlatır.
  • Dionysos genelde iyi yüreklidir. Ceza vermesi gerektiğinde hafif şeylerle geçiştirir. Ancak az şarap insanı neşelendirdiğinden Dionysos böyle bilinir. Şarap çok kaçırıldığında ise insanlar iyi şeyler yapmazlar, başlarına kötülükler gelir. Bu nedenle Dionysos’un bu aşırılıktan doğan kötülüğü temsil eden gaddar yanları da bulunur ve kimi hikayelerde örneklerine rastlanır.
  • Dionysos’un kadehi insanları korkusuz yapar ve onlara hayat verir, hastalıkları iyileştirirdi. Bu nedenle insanlar Dionysos’u bir ayrı severlerdi. Ancak ona tapmasına rağmen şarap içmeyenler de vardı. Çünkü kendisi bir anlamda esin tanrısıydı. Bu da onu çok yönlü ve önemli bir tanrı yapıyordu.
  • Dionysos şenlikleri Demeter ve kızı için olan Eleusis şenlikleri gibi sönük değildir. 5 gün sürer ve tüm Yunanistan’ı etkilerdi. Halk kötü işlerden el çekerdi. Kardeşlik ve barış havası hakim olurdu.
  • Dionysos ve Demeter acı çeken ölümsüzlerdir. Kızı için acı çeken Demeter’e karşın Dionysos da soğuk havaların gelişiyle ölür, aylar sonra yeniden canlanırdı.
  • Her şeyden önce Khaos vardı. Erebos adlı dipsiz derinlikten doğdu her şey. Dünya birdenbire oldu, tanrılara ev sahipliği yapsın diye.
  • Epimetheus insanlar yaratılmadan önce hayvanlara iyi armağanları (kuvvet, çeviklik, cesaret, kurnazlık, kürk, kanat vs.) dağıtır. Bunun üstüne pişman olur ve insana bir şey kalmadığını kardeşi Prometheus’a söyler. Prometheus da insanı diğer yaratıklardan üstün kılmanın yolunu bulur; onu tanrıya benzetecektir. Güneşe çıkıp insanın yaratılışı için oradan ateş aldı. (Epimetheus ve Prometheus titandır)
  • Güneş tanrıların tanrısı Zeus’un gökyüzüne koyduğu bir cisimdi. Prometheus onu oradan izinsiz alınca aralarında gerilim başladı. Hatta meşhur Pandora, Zeus’un Prometheus’a hazırladığı bir tuzaktı. Pandora çok sevimli, güzel bir kadın olarak yaratılıp süslenerek Prometheus’un karşısına çıkarılmıştı oysa o içerisinde felaketi taşıyordu ve Prometheus başta olmak üzere dünyanın başına epey iş açacaktı. Bu hikâyeden sonra kadının erkeklerin en büyük düşmanı olduğu söylenir (Pandora Prometheus’un uyarılarına rağmen merakına yenik düşüp Zeus’un hediye ettiği sandığı açar ve dünyaya kötülükler yayılır. Sandıktan çıkan tek olumlu şey ise umuttur).
  • Prometheus bir sırrını biliyordu Zeus’un. Zeus’un oğullarından biri onun yerini alıp Olympos’taki tüm tanrıları sürecekti. Kimden doğacaktı bu çocuk? İşte, bunu bilen tek kişiydi Prometheus. Bu nedenle Zeus Hermes’i görevlendirdi ve Prometheus bağlanıp acı çektirildi. Asla yanıt vermeyeceğini söyleyen Prometheus’a ceza olarak bir karga gelip her gün yenilenen gövdesini ve ciğerlerini yiyordu. Oysa Prometheus Zeus’a titanlara karşı bile yardım etmişti. Bu nedenle haksızdı cezası. Bu özelliğiyle Prometheus’un haksızlık karşısında direnen, kahramanca bir yeri ve saygınlığı olmuştur her zaman.
  • Sevgililerin yalanları tanrıları kızdırmaz. Çünkü tanrıların tanrısı Zeus da kaçamak yaparken sıyrılmak için Hera’ya yalan söyler (İo örneğindeki gibi).
  • Prometheus geleceği görüyor.
  • Aphrodite, sevgilisi Adonis’in ölümünden sonra bedenine sarılır ve onu öper:
  • “Bir tanrıçayım ben, arkandan gelemem,
  • Bir kere daha öp beni, uzun uzun öp,
  • Dudaklarımla çekeyim içindeki canı.
  • Bütün sevgini içeyim.”
  • Bir hikâyede ölüler yakılıp külleri kaba konuyor. (Pyramus ile Thisbe)
  • Zeus, Psykhe’ye onu Eros ile evlendirirken ona ambrosia yediriyor ve bu Psykhe’yi ölümsüz kılıyor.
  • Perseus’un öyküsünden popüler kültür sinema vs. çok yararlanmış gözüküyor. (Medusa vb. bağlantı ve özellikleri açısından)
  • Theseus’un da öyküsünü okuyunca görüyorum ki günümüzün pek çok sinema yapıtı (Eski Türk filmleri-dizileri dahil) Yunan’dan hala çok şey alıyor. Demek ki hikayeler çekiciliği ve yaratıcılığıyla hala birer esin kaynağı olabiliyor. İşte Yunan Mitolojisinin niçin okunması gerektiğine dair bir neden de budur.
  • Theseus’un babası kral Aigae söz verdiği gibi oğlunun döndüğü geminin yelkenlerini beyaz yapmayı unutması üzerine yolunu gözetlerken ufukta gemiyi siyah yelkenlerle görür ve onun öldüğünü düşünür. Bunun üzerine acıdan kendisini denize atıp ölür.
  • İşte Ten ve Tin öğretisinin açıklayıcısı niteliğinde satırlar;

“Atinalıların düşünce yapısı, öteki Yunanlardan değişik olduğu için, kahramanları da değişikti. Yalnız beden gücüne bakmazdı Atinalılar, akıl gücü de onlar için son derece önemliydi. Theseus, akıl gücüyle beden gücünü kendinde toplanmış bir insan olduğu için kısa zamanda Atina’nın gözbebeği olup çıkıvermişti.” [4]

  • Üzgünüm Adanalılar, yakalandınız, Herakles için şöyle söyleniyor:

“Bir gün sıcaktan bunalmış, güneşe ok atarak onu söndürmeye, böylece serinlemeye çalışmıştı.”[5]

  • Herakles bir gün müzik öğretmenine vurur ve onu öldürür. Sonra duruma çok üzülür. Benzer özellikleriyle Fareler ve İnsanlar’daki kilolu karakter bu değil mi? İşte, bir uğrak daha.
  • Meşhur on iki işi Herakles’e Eurystheus yaptırmıştır. Hera, Herakles’i başka bir kadından Zeus’un oğlu olduğu için sevmiyor, rahat bırakmıyordu. Bu nedenle Eurystheus’u da o ayartmıştı. Herakles on iki işi yapmıştı çünkü böylece gözü dönüğü anda öldürdüğü ailesinin günahından sıyrılabileceğini düşünmüştü.
  • Troya savaşı Aphrodite’in Paris’e verdiği söz ile çıkar; “Sana dünyanın en güzel kadınını veririm.” Dünyanın en güzel kadını Zeus’un kızı Helena idi. Ancak bu söz verildiği sırada Helena Agamennon’un kardeşi Menelaos’a verilmişti.  Ancak Paris ile Helena kaçtı ve savaş başladı.
  • Tanrıların kimi Troialıları kimi Yunanları destekliyor. Savaşın uzun sürme nedenleri arasında bu var.
  • Troia tarafından Hektor ile Yunan tarafından Akhillesu’un dövüşü önemlidir. Akhilleus Athena’nın da yardımıyla yener. Hırsını alamayan Akhilleus Hektor’un ölüsünü arabasına bağlayıp Troia çevresinde dolaştırır.
  • Akhilleus’un babası Thetis oğlunu ölümsüz yapmak için Styks ırmağına batırıyor. Ancak bebeği topuğundan tuttuğu için orası suya değmiyor ve ölümlü bir parça olarak kalıyor. Savaşta da Paris’in oku Akhilleus’un topuğuna gelince ölür.
  • Yunanlar herkesi yakarak gömme alışkanlığına sahipken İntihar edenleri yakmadan gömüyor. Hristiyan inançları bundan etkilenmiş mi araştırmak lazım.
  • Savaş 10 yıldır devam edip bir türlü bitmeyince Yunan tarafı ne olacak böyle diye toplantı yapıyor. Tahttan kocaman bir at yapıp askerleri içine gizleme fikri Odysseus’tan çıkıyor. Yunanlar mağlubiyeti kabul edip diğer gemileri uzaklara sürer gibi yapıp ilerde saklıyorlar. Atı ise hediye ettiklerini söylüyorlar. Attaki askerler gece dışarı çıkıyor ve denizde gizlenen ordular da kıyıya yanaşıyor. Savaş bu şekilde Yunanlar tarafından kazanılıyor.
  • At Troialılar için bir hediye değildir aslında. Ata kimse zarar vermesin diye onun Athena’ya ait bir sunu olduğunu kıyıya bırakılmış ve kendisinin de kaçak olduğunu söyleyen bir Yunan askeri tarafından iletiliyor. Sakın o ata zarar vermeyin. Siz ata zarar verirsiniz diye buraya koydular. Böylece Athena’yı kızdırmış olacağınızı umuyorlar diyor. Bu nedenle Troialılar korkarak atı kabul eder, ata zarar vermezler.
  • İnsanları bir kayıkla Hades’e geçiren kişinin adı Kharon. Ben Hades’in kendisi diye hatırlıyordum.
  • Tantalos Zeusun ölümlü oğludur. Zeus ona değer verir ve tanrıların olduğu önemli yerlerde olmasına izin verir. Kendisini beğenmiştir Tantalos. Tanrılara karşı saygısızca davranır. Bir gün tek oğlu Pelops’u öldürüp tanrılara yemek diye verir. Onları kandırmanın ne kadar kolay olduğunu göstermek istemiştir ama tanrılar durumun farkına varırlar. Sonunda Tantalos Hades’te bir göle koyulur ve ne zaman su içmeye kalksa gölün suları tamamıyla çekilirdi. Gölün üstünde pek çok meyve veren ağaçlar vardı. Tantalos onlara elini götürse sert bir rüzgâr gelip hepsini alırdı.
  • Tantalos’un oğlu Pelops’a tanrılar tekrar can veriyorlar. Bir baba kendi atlarına güveniyordu ve kızını onları yarışta yenene verecekti. At yarışının galibi olması karşılığında Pelops’a verdiği kızının adı da Hippodameia.
  • Niobe Tantalos’un kızıydı. Pelosp dışında tanrılar Tantalos’un tüm soyunu lanetlemişti. Tantalos’un kibri Niobe’ye de işlemişti. 7 kız 7 erkek doğuran Niobe Thebai halkına 1 kızı ve 1 oğlu olan (Apollon-Artemis) Leto’ya değil kendisine tapmalarını söyledi. Bunun üstüne bu iki tanrıça Thebai’ye gelip bir vuruşta 7 oğlu ve 7 kızı öldürdüler. Niobe üzüntüden taş kesildi. Gece gündüz ağlayan bir kayaydı artık o.
  • Düşünüyorum da mitoloji anlatılarının çoğu bir tiyatro oyunu gibi. Odağına kıskançlık, aşk, hırs vb. bir konuyu almış, insanlara anlatılan birer oyuna benziyorlar. Bize şimdi dahi okuması, dinlemesi zevk veren, sinemamızda ve kültürün çok yerinde bir öğe olarak severek barındırdığımız bu mitoslar o dönemlerin bu kadar birikmemiş kültürel hayatı içerisinde ne kadar da yüce anlatılardır.
  • Silenos Dionysos’u ararken yolunu kaybeder. Phrygia kralı Midas onu bulur, 10 gün yedirip içirir, sonra Dionysos’a teslim eder. Çok sevinen tanrı dile benden ne dilersen der. Midas da her dokunduğum altın olsun, der. Buna kısa sürede pişman olan Midas bu büyüyü bozması için Dionysos’a yalvarır. Dionysos da Midas’a Paktolos ırmağında yıkanması gerektiğini söyler. Yani Paklanması gerektiğini?

Tüm notlar Hasan Furkan Efeoğlu tarafından çıkarılmıştır.


[1] Edith Hamilton, Mitologya, çev: Ülkü Tamer, İstanbul, Varlık Yayınları, 2022, s.13         

[2] A.g.e s.14

[3] A.g.e s.17

[4] A.g.e s.119

[5] A.g.e s.120        

You may also like

Leave a Comment