TEKNOLOJİ FELSEFESİ – Heidegger ve Teknoloji

by Hasan Furkan Efeoğlu

Felsefe açısından Teknoloji Nedir?

Heidegger, The Question Concerning Technology “Teknoloji nedir?” sorusunu sorarak teknolojinin özünün ne olduğu meselesini incelemiştir. Çünkü eski öğretiler bunu işaret etmiştir. Teknik, Heidegger’e göre ilk anlamıyla amaçları tespit etmek ve sonra bu amaçlar için gerekli araçları yaratmaktır. Bu tanım doğrudur ancak her hakiki olan bize işin özünü vermez. İkici olarak söylemek gerekir ki filozof teknolojiyi yalnızca bir araç değil aynı zamanda bir bilme tarzı olarak yorumlamıştır. Teknolojiyi kavramak için onun özüne bakmak, köküne inmek gerekir. Teknoloji Yunanca “poiesis” kavramıyla bağlantılıdır. Yani bir kişinin daha önce var olmayan bir şeyi ‘varlığa getirdiği’ etkinliktir. Varlığa getirme nedir, o da aslında bir şeyin gizini açığa çıkarmadır. Yunanlardaki aletheianın ortaya çıkmasıdır. Yunanca tekhne ya da teknikon sözcüğünden türeyen Teknoloji sözcüğü zanaat anlamına geldiği gibi aslında içinde bilme tarzı anlamını da taşır. Sanatları bilme anlamını taşır. Özellikle platon dönemine kadar tekne güçlü olarak episteme anlamını taşımıştır. Yine Aristoteles’te de tekhne’nin bir hakikat çimi olduğunu görürüz.  Bir şeyi imal etme anlamıyla değil de bilme tarzımız olarak tekhne bizim dünyayı açığa çıkardığımız yerdir. Onun aracılığıyla görünüşleri ve şeyleri anlarız. Bu bağlamda o hakikati de açığa çıkaran bir iştir.

Yunanların tekhne kavramının bir diğer önemi de günümüz teknolojisinin açtığı sorunlara bu sözcüğün sahip olmamasıdır. Çünkü modern teknoloji tehlike barındıran, saldırgan tüketen doğaya zarar veren bir yapıya sahiptir. Çağcıl teknikte amaç en düşük masrafla en yüksek verimliliktir. Heidegger Ren nehrine kurulmuş hidroelektrik santralini örnek verir. Çalışma öyle dehşet vericidir ki neredeyse nehir hidroelektrik santraline kurulmuş zannedilir. Dolayısıyla ren nehri özünü kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Oysa tekhne’de böyle saldırgan bir hal bir yana doğa ile uyum vardır. Günümüz teknolojisi her şeye faydacı bir bakışla yaklaşır ve Heidegger de eleştirisini buradan getirir. Doğaya bakan insan oradan dönüştürüp üreteceği şeyleri düşünmeye başlar, doğanın kendisini unutur. Üretecek olan bir makine gibi düşünmeye başlar, bir insan değildir artık o, başka bir oluştur. Her şeye tüketim açlığıyla saldıran insan doğayı bir kaynak olarak görmeye başladığından beri doğa kutsallığını yitirmiştir. İnsanlık bu bakış tarzı ile algısını değiştirmiştir. Teknoloji tarafından düzenlenen dünya ile ona ayar verme söz konusu olmuştur. Oysa teknoloji ile yapılacak olan şey dünyaya ayar vermek değil, teknolojinin nesnelerinin özünü anlama ve bir biçimde onlara ayar vermek olmalıdır.

Heidegger’e göre teknoloji kavramı günden güne şekillenen insanın varoluşuna göre içi doldurulan bir kavramdır. İnsan birtakım ihtiyaçları olan bir varlıktır ve bu ihtiyaçlar dünyada doğrudan karşılığı, bir yararı olan şeylere göre belirlenirler. Çünkü düzen, tüketimi arttırmayı talep eder, ihtiyaçları da bu doğrultuda göre belirler. Çağcıl teknik böyle bir buyurganlığa sahiptir. Dolayısıyla insan hep yararlı olanın peşinde koşturacak bir canlı olarak resmedilir ve yararsız olan nedeniyle genel kanı tarafından kaygılandırılır. Nitekim bizim teknoloji kavramı üzerine düşünmemiz de o şeyin anlamı üzerine harcanan bir zamanın ürünüdür. Pratik olarak yararsız gözükebilir ancak Heidegger’e göre bundan kaygılanmamak gereklidir.  Heidegger yararsız gözüken bir işe girişecektir, “teknoloji” üzerine yeniden düşünme. Bu bağlamda dil ve gelenek kavramlarını da irdeleyecektir. Kavramlar ne demeye gelmektedir ve şu an yaşanan gerçeklikte karşılığı nedir, bu ikisi arasında bir bağ ya da karşıtlık var mıdır, varsa ne ölçüde, hangi anlamlarda?

Teknoloji sözcüğünün genel anlamında dahi bir belirsizlik vardır. Çünkü çağın olanakları ile teknolojinin -üretim yöntemlerine bağlı olarak- pratikte nasıl ilerlediğine ait bir dönüşüm söz konusudur. Teknoloji derken makine ve cihazların kendilerini anlayabilir ya da onların üretim sürecini, bakım, servis hizmetlerini de düşünebiliriz. Teknoloji kavramı için tam bir sınır çizmek zordur bu nedenle Heidegger beş tezle birlikte yaklaşık bir sınır çizmeye çalışır.

Günümüz teknoloji kavrayışlarından teknolojinin ilki endüstriyel amaçların gerçekleştirilmesi için yaratılmış bir araç olduğudur. İkinci olarak, teknoloji bu araçsallığıyla modern doğa biliminin pratik bir uygulaması olmuştur. Üçüncü tez, temellerini modern bilimde bulan endüstriyel teknolojinin modern kültürel doku içinde yer alan özel bir alan olmasıdır. Diğer teze göre modern teknoloji, modern uygarlığın sunduğu olanaklara göre eski manuel teknolojinin, sürekli ve tedricen artmış gelişimidir. Son tez ise insanların teknolojiyi kendilerine göre yönetmesi, kontrolünde tutması gerektiğidir. Bu tezler herkes tarafından kabul edilir.

Teknoloji antropolojik özellikleri olan bir alan. İnsanlar tarafından insanlar için icat edilmiştir. Bu modern ya da eskiçağ fark etmeksizin kalıcı bir özelliktir. İnsan için enstrümantal bir yapıya hep sahiptir. Teknolojide amaç insana hizmet etmektir. Teknolojinin enstrümantal olmasını doğru kabul ediyoruz ancak bize bir şeyin hakikatini gösterecek olan asıl şey bu değildir. Heidegger’e göre o şeyde kendisine özgü olanı gösteren ve ortaya çıkaran şey bize yöneldiğimiz nesnenin hakikatini açık kılabilir. Bunun için günümüzde teknoloji olan ve teknoloji diye söylenen şeyden kendimizi almalıyız. Teknoloji üzerine yeniden kendimiz düşünmeliyiz.

İşe Yunanca kökünden başlayan filozof teknolojinin ‘teknikon’ sözcüğünden geldiğini ve ‘tekhne’ye ait olan anlamını taşıdığına dikkat çeker. Ki daha önce de söylediğimiz gibi ‘tekhne’ sözcüğü de eski Yunanca’da ‘episteme’ sözcüğü ile eş anlamlıdır. Yani bir şeyi ayrıntılarıyla, sapasağlam bilmek anlamlarını taşır. ‘Teknhe’ üreten kişinin üretirken kendi işini, yolu, yordamı bilmesi demektir.  Dolayısıyla o bir eylemden çok bilgidir. Dolayısıyla ‘tekhne’ bir bilgi türünün üretimidir. Ancak tarihte teknoloji bu bağlamıyla yalnızca eski Yunan’da kullanılmıştır. Çünkü teknoloji bilimlerle birlikte dönüşmüş ve şimdiki modern halini almıştır. Teknoloji dönüşmüştür, insan karşısında iktidar sahibi olmuştur. Teknoloji özne insan nesne olmaya doğru gitmiştir. Oysa ilk hali ile insan bilen kişi olarak özne, tekhne bilme tarzı olarak benim nesneme yaklaşma biçimimdi. Şimdi ise modern teknolojide teknoloji insan adına konuşur. Dolayısıyla teknoloji insanın bir gücü olmaktan çıkmıştır. O, insana ayar veren bir şey haline gelmiştir.

Kaynaklar:

Heidegger, Martin. Teknik ve Dönüş. Çev: Necati Aça. Ankara. Bilim ve Sanat Yayınları, 1998.

Kabadayı, Talip. Teknoloji Felsefesi. Ankara. Bilgesu Yayıncılık, 2021.

Kabadayı, Talip. İnsan ve Teknik. Ankara. Bilgesu Yayıncılık, 2022.

You may also like

Leave a Comment